21 Haziran 2010 Pazartesi

2009 - 2010 Sezonu Değerlendirmesi 2

Bu sene bir ilke imza atan Sutopu Milli Takımı ilk defa World League'e katıldı ve burada dünya şampiyonu Sırbistan ve İspanya, Romanya ile karşılaştı. Avrupa Şampiyonası elemelerini de başarıyla geçen takımımız  artık Türk Sutopu geri gidiyor, eskiden daha iyi oynanıyordu, biz zamanında daha başarılıydık söylemlerine aldığı başarılı sonuçlarla cevap vermiş oldu.
Hafta içi kulüplerinde antrenman yapıp hafta sonları ya lig yada World League maçlarına hazırlanmak için ağır bir antrenman temposunu başarıyla gerçekleştiren, son iki senede diğer başarılı ülkelerin çalışma temposunu yakalayan  Milli Takım sporcularımız  bir çok "biz yapamayız, onlar çok iyi, biz A'ya gidemeyiz" gibi kafalardaki tabuları teker teker yıkıp ülke sutopusunun önünü açtı. Başarısızlık ve olumsuzluklardan beslenen insan gruplarının tuzaklarından birbir sıyrılıp ülke sutopusun da yepyeni bir sayfa açan Milli Takım sporcularına tekrar şapka çıkartıp alkışlamak gerekiyor.

Gerek Mini Lig, gerek TBMM kupası gerekse finallerde ki oyun temposu, maç kalitesi geçmiş senelerden çok daha ileri seviyede oduğu açıkça görülüyor. Kulüplerin çoğunun kısıtlı havuz imkanına sahip olmasına rağmen bu tempo ve mücadele ilerisi için pozitif oldukça ümit vericidir.
Bu senenin ilk dört takımına önümüzdeki sene Enka ,Odtü ve Esti'nin katılmasıyla lig her zamankinden daha da kaliteli olacaktır. Ancak Deplasmanlı ligin artık 8 takımla oynanması gerektiği net olarak ortaya çıktı. Takımlar arasında oldukça büyük fark olması maç skorlarından da rahatça gözükmekte. Son sıradaki takımların diğerlerinden çok kopuk olması ligimiz için oldukça kötü bir repütasyondur. Eğer biz ligimizi, Federasyon kupasını diğer takım sporlarında olduğu gibi satmak istiyorsak mutlak suretle daha çekişmeli, herkesin herkesi neredeyse yenebileceği,kuralların, takvimin çok net olduğu bir Lige sahip olmamız gerekmekte. Televizyonda yer bulmak için de her hafta iyi bir maçı hafta içi oynayarak kendimize pazarlama şansı yaratmalıyız. Bunu bir nebze başarabilirsek zaten gazete dergi vs medyada "sürekli"yer almaya başlayabiliriz.


Lig yanında Federasyon ve Türkiye kupasının yapılması ve bunların geniş bir programa yayılarak hafta içi maçları şeklinde  oturtulması, Türk Sutopusunu ileriye taşıyacaktır.

Yaş gruplarında eskiden düzenlenen kış kupası bir türlü yapılamamış olup geleceğimiz olan sporcuları yeterli maç sayısından mahrum etmekteyiz. İstanbul kulüplerinin söylemde katıldığı ama aksiyona bir türlü geçirmediği bu her hafta oynanacak maçların ne kadar faydalı olduğu  2001 ve 2002 de görüld. O dönemde  başarıyla kulüpler tarafından organize edilen bu kış kupası mutlak suretle hayata geçirilmelidir ve kulüpler buna Deplasmanlı A Takım ligi kadar ilgi, zaman ve önem vermelidir.

Ayrıca yaş grubu resmi maç sayılarını arttırmak için il, bölge, Türkiye Kupası, Federasyon kupaları düzenlemek kaydıyla bu eksiğimizi de kapatabiliriz. Tabii ki bunların bir takım maliyetleri var ama bunu azaltmanın da bir çok yolu var. Kulüplerin gerek harcırah gerek hakem olarak katkıda bulunması bu tip organizasyonların yapılmasını kolaylaştıracaktır. Önemli olan minikler, yıldızlar ve ümitler yaş grubunda diğer ülkelerle aramızdaki en büyük eksiklik olan maç sayısını arttırmaktır. Kimin şampiyon, kimin kaybettiğinden ziyade bu spora mümkün olduğu kadar çok sporcu katmak ve bu sporculara oynama hakkı ,şansı yaratmak tek hedefimiz olmadır. Bizim geleceğimiz olan yaş grupları için un-official 5-6 takımlı turnuva düzenleyen,haba waba ya her yaşta katılan, Avrupa Kupalarına maksimum takımla katılan ve en üst turlara kadar ilerleyen bir Türk Sutopusu görmek dileğiyle...

20 Haziran 2010 Pazar

2009-2010 Sezonu Genel Değerlendirilmesi 1

2009 -2010 sutopu sezonu daha erken başlaması gerekirken ufak bir gecikmeyle başladı. A Milli Takımda yer alanlar için çok zor olacağı daha en baştan belli olan bu sezonda yoğun maç ve antrenman periyodlarından hem fiziksel hemde mental olarak oyuncuların çok zorlanacakları, kaldıramayacakları Mili Takımın da istediği başarıya ulaşamayacağı çok büyük bir kitle tarafından düşünülmekteydi.


Birinci lig takımlarının bir başka sıkıntısı da yabancı sporcu sayısının birle sınırlı olmasıydı.
İki sene önce üçten kademeli olarak bire indirilen yabancı oyuncu sayısı için diğer sporlar hatta futbol örnek gösterilse de her sporu kendi içinde, kendi şartlarıyla değerlendirilmesi gerektiği çok ciddi bir şeklide gözden kaçan noktaydı. İşin özünde kulüplerin dışardan alınan 3 yabancı oyuncuyla takımı takviye ediyoruz söylemleri sırasında tamamen kendi sporcularına önem vermeyen bir düzen ortaya çıkması yüzünden Milli Takımda sporcuların performansları oldukça kötüleşmiş ve her pozisyonda sınırlı oyuncu yetişmeye başlamıştı. Ayrıca 2- 3 yabancı sporcu alan kulüplerin Avrupa kupalarına katılmamaları da  takımı destekliyoruz söylemiyle çelişti ve 10 sene önce bu karar alınırken , planlanan hedeften tamamen sapıldı.
O  dönemde hedeflenen ülkemize kaliteli oyuncuların gelmesiyle kendi sporcularımızın hatta antrenörlerimizin seviyesi yükselecek, Avrupa kupalarında daha üst turlara çıkılacak ve dolayısıyla bu da Milli Takımın performansını artıracaktı. Plan aslında iyi başladı ve ilk senelerde her kulube gelen yabancılar oldukça üst seviyede, tecrübeli ve skoru her an değiştiren verimli oyunculardı. Ancak yıllar geçtikçe bu üst seviye oyuncular yerlerini orta seviyeli ve bazen de hiç bir özelliği olmayan hatta camiamızda pek rastlamadığımız şekilde havuz içi ve havuz dışı kötü olaylara anılan, verimsiz ve sadece ucuz oldukları için  takımlara transfer edilen sporculara bıraktı. 

Son senelerde Avrupa B şampiyonasının vasat oyuncularıyla dolan ülkemiz kendi sporcularımızın oynayacakları zamandan, genç oyuncuların yerini işgal ederek, maddi kaynakların kendi sporcularımız yerine 1-2 sezon burada zaman geçiren sporculara akmasıyla iyice sutopu seviyesini düşürmüştü. Ancak şimdi geriye dönülüp bakıldığında kendi sporcularımız tek yabancı uygulaması ile daha yoğun ve üst seviyede antrenmanla daha çok maç yaparak ve daha çok oynayarak ilerledi. Ayrıca herkesin korktuğunun tersine Milli Takım sporcuları 2009 başından beri bu yoğun tempoya çok iyi adapte olarak, hem Milli Takımın hem de kendi kulüplerinin en önemli oyuncuları olduklarını ispatladılar. Ligde ki her maçta bu sporcuların hemen göze batması Milli Takımın kazandığı tarihi başarılar tek bir doğru olduğunu gösterdi : çalışmak,çalışmak,çalışmak... 

Bu doğrultuda tek yabancı sporcu getirecek takımlar seçecekleri oyuncuyu artık çok dikkatli seçmek zorundalar. Eğer takımı sırtlayacak bir oyuncu isteniyorsa en iyilerinden birini getirmeleri gerekecek ki zaten bu tip oyuncular ülke sutopuna çok faydalı olacaktır. 

13 Haziran 2010 Pazar

2009-2010 SEZONU TÜRKİYE ŞAMPİYONU

2009 - 2010 Türkiye Deplasmanlı Sutopu Ligi final serisini  3-0  la geçen Galatasaray kazandı. Seriye 1-0 avantajla başlayan Galatasaray özellikle serinin en zor maçı olan ilk maçı 6-3 kazanıp bir sonraki maça büyük bir avantajla girdi.

İlk maç başında İYİK daha tutuk başladı ve daha ilk devrede yabancı oyuncusunun kişisel ama takımı için büyük bir hata yapması sonucunda İYİK  sarsıldı.Ancak daha sonra tempo bulan İYİK maçı 4-0 dan çevirmek için çok çaba sarfetsede neredeyse  yakaladığı tüm 6/5 pozisyonlardan gol çıkartamadı.Böyle olunca da Gs'ın durgun oyunu maçı 6-3 kazanmaları için yeterli oldu. İYİK'in 6/5 leri kullanamaması , GS'ın yakaladığı fast breaklerden gol çıkartamaması skorun böyle kısır olamasına sebep oldu.

İkinci maça daha iyi başlayan İYİK'li  oyuncular bu sefer hücümdan geri dönerken ve  çakılıdan atılmaya başladılar ve üçüncü devre bittiğinde takımca 10-11 fauldeyken avantaj sahibi GS sadece 3-4 lerde maçı götürüyordu.İkinci devre başından itibaren sadece iyi müdafa yapıp İYİK in hatalarından oynayan GS erkenden 6-2 lik bir skor avantajı sağladı ve zaten İYİK oyundan düştü. Serinin son maçını 10-6 kazanan GS 2009-2010 sezonunun şampiyonu oldu.Kadro olarak daha iyi gözüken İYİK'in daha iyi bir performans sergilemesi bekleniyordu ve özellikle kaleci Atilla nın çok öne çıkacağı konuşuluyordu.Ancak disiplinli ve sürekli hareket eden GS genç bir kadroya sahip olmasına rağmen az hata yapıp çok dikkatli oynayarak istediğini aldı. Bu iki maçta öne çıkan oyuncular GS'den; Oytun, Halil,Tan olurken İYİK'te; Yiğit ve Atilla oldu.

8 Haziran 2010 Salı

Türkiye Deplasmanlı Sutopu Ligi Finalleri

2009-2010 Türkiye Deplasmanlı Sutopu Ligi önmüzdeki haftasonu başlayacak olan finaller ile sona erecek.Final serisinde ezeli rakipler Galatasaray ve İstanbul Yüzme İhtisas kulübü arasında , 3.-4. maçı ise iki Ada kulübü arasında Heybeliada ve Burgazada arasında gercekleşecek.

Final serisine lig ve mini ligde aralarında oynadığı maçlarda üstünlük sağlayan Gs 1-0 önde başlayacak ve 3 galibiyete kadar devam edecek final serisinde maçlarda beraberlik yok ve kesin sonuca kadar oynanacak. Bu yüzden serinin ilk maçı iki takım içinde çok önemli ve serinin diğer maçlarını etkileyecek bir maç. GS kazanırsa seride 2-0 öne geçecek ve İYİK'in şampiyon olması için üst üste 3 maç kazanması gerekecek ki şimdiye kadar Türkiye'de final serisinde böyle bir performansı hiçbir takım gerçekleştiremedi. İYİK kazanırsa skoru 1-1 yapacak ve seri bam başka bir şekle bürünecek.

İki takımda da beşer tane  A Milli Takım oyuncusu (GS; Oytun, Halil, Alican Ç., Alican Y., Tan - İYİK; Atilla, Emre, Yiğit, Berk, Kaan) ve birer yabancı oyuncu final maçlarda  öne çıkacak oyuncular gibi gözükmekte.Bakalım İYİK, Lig maçlarında yenemediği GS karşısında Kupa finalindeki gibi bir süpriz yapabilecek mi?  Uzun yıllar sonra lig şampiyonunun önceden belli olmadığı bu seride her iki takıma da başarılar dilerim.

Avrupa Şampiyonası B Grubu Değerlendirmesi

B grubunda Macaristan ve Sırbistan grup birinciliği için mücadele edecek olup diğer maçları da  hasar almadan bitirmek için gayret göstereceklerdir. Sırbistan bu sene World League Super Final'a ev sahipliği yapıyor ve orada mutlaka kazanmak isteyecektir. Eğer kazanırsa her türlü dereceyi kabul edecek olup turnuvada işler kötü gitse bile yoluna devam edecektir çünkü Sırbistan'nın Hırvatistan da oynaması hiç kolay değil ve her konuda eski Yugoslavya parçalanırken gelişen savaş ve olaylardan dolayı çok sıkıntı yaşayacaklardır. Sırbistan grup maçları dahil, rahat kazandığı maçlarda bile durmadan bir taraftar baskısı, taşkınlığı ve saldırısıyla karşılaşacaktır. Olimpiyattan sonra kadrosunu gençleştiren, Dünya şampiyonasında başarılı olan Sırbistanın kazanmaya devam etmesi gerek ve bunun  farkında olan Sırbistan World League finallerinde istediği sonucu alamazsa Avrupa Şampiyonası onları kırılma noktasına getirecektir ve bunun  yaralarını önümüzdeki 2-3 senelik dönemde sarmaları oldukça zor olacaktır.

Üst üste 3 olimpiyat kazanan Macaristan'nın bu şampiyonadaki mental olarak en  rahat takım olacağını düşünüyorum.Takımda yıllardır çok yıpranan yorulan tecrübeli bir çok oyuncu bu yaz A Milli Takımda oynamayacak ve bir tür rotasyon yapıp yeni oyuncularla bu şampiyonayı geçirecekler. Az oynayan ve yeni isimlerin daha ateşli ve hırslı olacağı Macaristan belki de alışıldığı gibi final oynamayacaktır ama yeni oyuncular kazanarak bir sonraki Dünya ve Olimpiyat için kadrosunu dinlendirmiş, genişletmiş olarak en büyük karla çıkan takım olacaktır.

Almanya'da en büyük soru 41 yaşındaki eski Rus Milli Takımında da oynamış olan kaleci Alexander Chigir yer alıp almayacağı... O da tıpkı Ivan Perez gibi maçı baştan aşağı değiştirecek olan bir oyuncu ve Almanya'nın performansını, alacağı dereceyi  doğrudan etkileyecektir. Kısıtlı kadroya sahip olan Almanya hazırlık döneminde sakatlıklardan oyuncu kaybetme sorunu yaşarsa turnuvada aşağı sıralara  düşecektir.

Makedonya takımı devşirme oyunculardan kurulu olup grupta ilk üçe girmeyi hedeflemekte. Bunu başaramadığı takdirde kesin olarak turnuvayı kapatacaklardır ve geri kalan sıralama maçlarını sorumsuz ve isteksizce oynayacaklardır.Buda çapraz maçlarında diğer takımlara karşı şanslarını iyice azaltacaktır.

Genç bir takıma sahip olan Yunanistanın bu turnuvada bir iddasının olması zor gözüküyor.Önümüzdeki yılların takımını oluşturmaya çalışıyorlar ve ekonomik olarak çok büyük sıkıntı içinde olmaları da kadro yapısını etkiliyor.Tecrübeli antrenörleri Taso'yla durmadan zone yaparak her takıma zor anlar yaşatacakları kesin ama sıralamada yukarı gitmeleri çok büyük süpriz olur.

Rusya ise her geçen sene aldığı kötü sonuçlarla erimeye devam ediyor ve yaş gruplarında da durumları pek parlak değil. Bu şekilde devam ederlerse 2012 A Avrupa Şampiyonasında yer almaları çok az bir ihtimal ve daha sonra toparlanmaları da oldukça zor gözüküyor.

Avrupa Şampiyonası A Grubu Değerlendirmesi

29. Avrupa Şampiyonası bilindiği üzere Hırvatistanın Zagreb şehrinde 29 Agustos - 12 Eylül tarihlerinde oynanacak. Şampiyona sistemi çok doğru olarak tıpkı Dünya ve Olimpiyatta olduğu gibi bir gün maç oynayıp bir gün boş geçerek olması takımların daha yüksek performans sergilemesini sağlıyacaktır.

Grup birincilerinin extradan bir gün daha dinlenmesi ve direk yarı finale yükselmesi tabii ki çok büyük bir avantaj ancak bu bazen bu sporda çok tecrübeli ve başarılı olsalar da takımlara sorun yaşatmakta. O ülkeler açısından baktığınızda grupta 10 günde en fazla 1 veya 2 zor maç oynuyorsunuz ve 2 gün dinlendikten sonra yarı final ve final oynamaya hazırlanmak gerekecek. Grup 2. veya 3. olup sürekli maç oynayarak yukarı doğru gelmek takımın bir çizgi yakalaması ve kazanarak gelirse şayet oldukça iyi motivasyon ve konsantrasyon sağlayacaktır.

Her şampiyona da parlayan takımlar olduğu gibi erken düşen takımlarda olur ve bu gruplarda bunun çok daha çarpıcı olacağını düşünüyorum.

A grubunda ilk üç takıma girmek oldukça zor ve çok çetin  maçlar olacağı ortada. Ayrıca grup maçı olduğundan beraberlikler veya 3'lü averajların devreye girmesi de bir o kadar daha muhtemel gözüküyor.Romanya'nın 2009 Dünya Şampiyonasında olduğu gibi iyi maçlar çıkartıp turnuvanın parlayan takımlarından biri olacağını düşünüyorum. İtalya-İspanya-Romanya 'nın kendi aralarındaki  maçların çok ilginç skorları olacaktır.

Ayrıca ev sahibi olan Hırvatistan bu avantajı grup birinciliğiyle devam ettirmek isteyecektir ve efsane antrenörleri Ratko Rudic bunun için her türlü baskı enstrümanını  kullanacaktır. Bir önceki Dünya şampiyonluğundan sonra bir madalya almamış olmak ve ev sahibi olmanın verdiği stresle başa çıkacaklarını düşünüyorum

Karadağ ise eski kadrosunu ünlü bir Sırp kaleci devşirerek(Denis Sefik) daha da kuvvetlendirdi. Çok başarılı olan antrenörlerinin de (Petar Porobic) Rus kulübü  Shturm ile kontratının bitmesi ve ülkesinde büyük bit takıma dönmek istediğini açıklaması  onun da üzerinde madalya almak için büyük bir  baskı yaratacaktır.

İspanya da çok büyük ihtimalle Ivan Perez oynamayacaktır ve sonuç ne olursa olsun  kadrosunu koruyup oynamaya, Dünya şampiyonasına hazırlanmaya devem edeceklerdir. Tabii ki Ivan Perez'in olmayışı İspanya'nın oyununu tamamen değiştirmesine neden oluyor ve buna alışmaya çalışıyorlar. Ivan Perez İspanyanın hücüm gücünün %70 demektir ve onsuz oynamaya alışmaları oldukça güç gibi gözükmekte.

Yıllardır her şampiyonada madalyadan çok uzak görünen İtalya içinde bu turnuvanın bir hüsranla sonuçlanacağı kanısındayım.Madalya için kadroları gerçekten yetersiz ve gruptan çıkmaları çok zor

Romanya hem çok tecrübeli bir antrenöre sahip hemde takım kadrosu bu şampiyona için oldukça yeterli. Bu turnuvanın parlayan takımlarından biri olacağını düşünüyorum ve özellikle çakılı pozisyonunda oynayan Cosmin Radu turnuvaya renk katacaktır.

Şampiyonaya katılmasıyla bir ilki başaran Türkiye zor grup maçlarından sonra çapraz maçlarına konsantre olması gerek. Ancak çok ciddi ve iyi bir hazırlık dönemi geçirdiği takdirde Türkiye bu üst seviyedeki şampiyonada iyi oynayıp, iyi mücadele ederek çapraz maçlarına gidebilir ve hatta  9-10 maçına kadar ilerleyebilir  ki bu da ilk kez katıldığı A Avrupa Şampiyonasında çok büyük bir başarı demektir. Bunun için sporcuların grup maçlarını çok ciddiye alıp çok kuvvetli rakiplerine karşı  iyi bir oyun sergilemeleri takımın moral motivasyonu için çok önemli olacaktır. Bu durum da şampiyonanın nasıl devam edeceğini gösterecektir. World League maçlarında hem iyi hem de kötü sonuçlar alan Türkiye bu tip takımlara karşı oynarken biraz oyunu bırakmanın, konsantrasyonu kaybetmenin sonuçlarını yakın geçmişte yaşamış olup bu tecrübeyle maçlara yaklaşacaktır.

Avrupa Şampiyonası Zagreb Grupları

Büyükler Avurpa Sampiyonası grupları belli oldu. Artık değerlendirmenin vaktidir:
A Grubu ; Karadağ, Hırvatistan, İtalya,İspanya,Romanya, Türkiye
B Grubu ; Macaristan,Sırbistan,Almanya,Rusya,Yunanistan,Makedonya

Gruplarda ilk 3 takım madalya için yukarı, diğer 3 takım ise sıralama maçlarına devam edecekler. Bir gun oynayıp bir gun boş gececek turnuva oldukça uzun sürecek ve fiziksel hazırlığın yanında mental olarak takımların hazırlanması da çok önemli olacak.

A grubu oldukça kuvvetli gözükmesine rağmen kuvvetli grupta olmak her zaman daha avantajlı çapraz maçları sağlar. Bu yüzden evet grupta Avrupanın en kuvvetlileriyle oynayacağız ama daha sonra çaprazda karsımıza çıkması muhtemel Rusya-Makedonya-Yunanistan bizim için yenilmez takımlar değil hiç bir şekilde. A grubunda Slovakya gibi oynayabileceğimiz takımlar olup eğer iyi hazırlanır ve grupta dirayetli maçlar çıkartırsak sonrasında ilk katıldığımız A Avrupa'da dokuzunculuk onunculuk maçına kadar gitmemiz muhtemel gözüküyor.


Maç programı ;